-Anayasa değişikliği konusunda gösterilen irade ve kararlılık, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve güvence altına alınması açısından yeni bir fırsat ortaya koymaktadır. Anayasa değişikliği çalışmaları, kamu görevlilerinin hak ve güvencelerini yeniden ele almalı, sendikal haklar ILO normları seviyesine çıkarılmalıdır.
-Ekonomik alanda gerçekleşen daralma, artan fiyatlar, açıklanan enflasyon oranları ve piyasalardaki somut gerçeklikler dikkate alındığında, sabit gelire sahip kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıpları, enflasyon karşısında düşen alım güçlerini telafi edecek adımlar atılmalıdır.
-4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, emeğin değerini önceleyen bir yaklaşımla yeniden ele alınmalı; sendikal hak ve özgürlükler, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı güncel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde geliştirilmelidir.
-6. Dönem Toplu Sözleşme ile karar altına aldırdığımız sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda somut bir adım atılması, hizmet sürelerine bakılmaksızın sözleşmeli personelin kadroya geçirilecek olması önemlidir. Yasal düzenleme taslağı bir an önce netleştirilerek kadroya geçirilenlerin yer değişikliği hakkı gibi belirsiz alanlar açıklığa kavuşturulmalı, beklentileri karşılayacak bir düzenleme hayata geçirilmelidir.
-Kariyer ve liyakat ilkesinin zorunlu bir gereği olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları, kurumların takdirine ve yöneticilerin keyfî kararlarına bırakılmamalıdır. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları tüm kamu kurumlarında periyodik bir şekilde yapılmalıdır.
Kamu personelinin mesleki ve kurumsal yükselme yolları açılmalı; özellikle toplu sözleşmede hüküm altına aldırdığımız, tüm üniversiteleri kapsayan, keyfîliği giderecek ve mesleki yükselmeyi tesis edecek merkezî bir görevde yükselme süreci başlatılmalıdır.
-Eğitim hizmetinin eksiksiz ve amaca uygun yürütülebilmesinin, yönetici-öğretmen-idari personel sacayağı üzerinde mümkün olduğu bilinmeli; hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin alın terinin karşılığı olarak mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılarak görevde yükselme, unvan değişikliği ve yer değişikliği talepleri karşılanmalıdır.
-Büyük Türkiye vizyonuna katkıda bulunacak üniversitelerimizin; eleştirel düşünebilen, medeniyet değerlerine vakıf, dünyadaki gelişmeleri okuyabilen, vizyon sahibi fertler yetiştirmeyi hedefleyen, toplumsal kalkınmaya yönelik bilimsel bilgi üretiminin sağlanmasının yanı sıra, iş güvencesini esas alarak katılımcı bir yükseköğretim yönetimini önceleyen, “Yükseköğretimde Değişim ve Dönüşüm Beklentileri Öneriler” raporumuzdaki tespit ve öneriler ışığında yeni bir yükseköğretim kanununa ihtiyacı vardır.
-Sürdürülebilir bir bilimsel ve toplumsal bilgi üretimi, ülke kalkınmasını önceleyen bir yükseköğretim sistemi için iş güvencesine sahip bir akademik personel istihdamının zorunlu olduğu gerçeğinden hareketle, araştırma görevlileri başta olmak üzere, öğretim elemanlarının istihdam ve akademik yükselmelerinde kadro ve iş güvencesi sağlanmalıdır.
-Yükseköğretim sisteminin mevcut yapısının değiştirilmesi, idari personele üniversite yönetiminde söz hakkının tanındığı, akademik personele tanınan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği, döner sermaye katkı payı gibi temel bazı özlük haklarından faydalandırıldığı, paylaşımcı ve katılımcı bir üniversite yönetimi anlayışıyla mümkündür.
-Toplu sözleşmede karar altına aldırdığımız ‘üniversite idari personelinin üniversitelerarası merkezî yer değişikliği’ talebiyle ilgili düzenleme yapılmalı, idari personelin üniversitelerarası merkezi yer değişikliğini sağlayacak bir sistem ivedilikle kurulmalıdır.
-2547 sayılı Kanun’un 13/b-4 maddesinin amacı dışında keyfî kullanılması, üniversitelerin kanayan yaralarından biridir. Bu maddeyle verilen yetkinin ve takdir haklarının sınırlarının çizilmesi ve denetlenmesi zorunludur.
-50/d maddesine dayalı atamaların asli istihdam yöntemine dönüşmesi hatasına son verilmesi konusundaki ısrarlı mücadelemiz, emeklerimiz ve çağrımız sonuç verdi. Düzenlediğimiz imza kampanyasının ve “Güvencesiz Meslek, Belirsiz Gelecek: 50/d, Tespit ve Öneriler” raporumuzda dile getirdiğimiz çözüm önerisinin dikkate alınması, 50/d’li araştırma görevlilerinin kadroya geçiş çalışması kapsamına dâhil edilerek 33/a kadrolarına geçirilecek olması önemlidir ancak yeterli değildir. Bütün akademik personelin iş güvencesini önceleyen bir istihdam şekli tesis edilmelidir.
-Kamu personeli rejiminde kademe/derece ilerlemesi ile ek göstergeyi irtibatlandıran bir süreç hayata geçirilmeli, her bir kadro unvanının birinci dereceye kadar inebilmesi sağlanarak birinci dereceye erişen kamu görevlilerinin ek göstergeleri en az 3600 olmalıdır.
-Kurum maaş ödeme anlaşmaları ve banka promosyonları sürekli bir tartışma konusu olmaktan çıkarılmalı, bakanlık ve üniversiteler eliyle bütün personeli kapsayacak şekilde tek bir anlaşma yapılmalıdır.
-Kamu kurum ve kuruluşlarında daire başkanı olarak görev yapan kamu görevlilerine tanınan makam tazminatı hakkı, kamu üniversitelerinde aynı unvanla çalışan daire başkanlarına da tanınmalıdır.
-Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı; bu sınıfta yer alan kadrolar, mali hakları iyileştirilerek, genel idare hizmetleri sınıfına alınmalıdır.
-Eğitim hizmet kolunun genel yetkili sendikası Eğitim-Bir-Sen, hak, emek ve özgürlük mücadelesini yeni zeminlere taşıyarak; üyelerinin ve eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, ülkemizde demokratik zeminin güçlendirilmesi ve emeğin saygınlığının artırılması için yerelden evrensele sendikal yürüyüşünü kararlılıkla sürdürecektir.